NAZİ KAMPLARI

1933 ve 1945 yılları arasında Nazi Almanya’sı ve müttefikleri, gettolar da dahil olmak üzere kırk dört binden fazla hapis alanı oluşturdular. Failler bu alanları zorla çalıştırma, insanların devlet düşmanı oldukları için tutulmaları ve toplu katliam gibi bir dizi amaca hizmet etmesi için kullandılar.

 

BİLİNMESİ GEREKENLER

  • 1

Mart 1933’te ilk toplama kampı Dachau, Almanya’da Münih’in hemen dışında kuruldu. Esas olarak kullanım amacı politik mahkumların tutulmasıydı ve Nisan 1945’te özgürleştirilene kadar en uzun süre kullanılan kamp oldu.

  • 2

Nazi görevlileri Üçüncü Reich boyunca kırk dört binden fazla toplama kampı meydana getirdiler. Bu tahmin faillerin kendi kayıtlarına dayanan ve üzerinde çalışmaların halen devam ettiği dönem kaynakları baz alınarak yapılmıştır.

  • 3

Oluşturulan tüm yerler toplama kampı niteliklerini taşımasa da genellikle bu şekilde adlandırıldılar. Bu alanlar kullanım amaçlarına ve içlerinde tutulan mahkumların niteliğine göre farklılıklar gösteriyordu.

 

İLK KAMPLAR (1933 – 1938)

1933’te iktidara gelmesinden itibaren Nazi Rejimi, gerçek devlet düşmanlarını ve devlet düşmanı olduğunu düşündüklerini hapsetmek ve yollarından çekilmelerini sağlamak için bir dizi toplanma alanı inşa etti. Erken dönem toplama kampındaki çoğu mahkum politik – Alman komünistleri, sosyalistler, sosyal demokratlar – ve çingeneler, Yehova şahitleri, homoseksüeller, asosyal ve sosyal sapkın davranışlara sahip olmakla suçlananlardan oluşuyordu. Bu alanların çoğuna toplama kampı adı verildi. Toplama kampı olarak adlandırılan yerler genellikle insanların anayasal demokrasilerde kabul edilebilir olmayan şekillerde tutuklandıkları ve insani olmayan koşullarda tutuldukları yerleri kastetmek için kullanıldı.

Almanya’nın 1938’de Avusturya’yı ilhakından sonra Avusturyalı politik mahkumlar da Nazi toplama kamplarına gelmeye başladı. Nasyonel Sosyalist Parti öncülüğünde 9 Kasım 1938’i 10 Kasım’a bağlayan gece yapılan ve “Kristal Gece” olarak adlandırılan şiddet olaylarından sonra Naziler, Yahudilerin ilk defa sadece Yahudi olarak tutuklandıkları ve ülke çapında Yahudi erkeklerinin tutuklandığı bir süreci başlattılar. Otuz binden fazla Alman Yahudisi başlangıçta her biri yasal göçmen olduklarını ispatlayana kadar Dachau, Buchenwald ve Sachsenhausen toplama kamplarında tutsak kaldılar.

 

KAMPLARIN TÜRLERİ

Pek çok insan soykırım dönemindeki Nazi toplama alanlarının tamamın toplama kampı olarak adlandırır. Toplama kampı ifadesi en genel haliyle Nazi Rejimi altında tutuklananların konulduğu ve cinayetlerin işlendiği yerleri anlatmak için kullanılır ancak Naziler tarafından oluşturulan tüm alanlar toplama kampı değildir. Naziler tarafından oluşturulan bu alanlar:

  • Toplama Kampları: Gerçekten öyle olan veya öyle olduğu kabul edilen “Reich” düşmanlarının tutulması için oluşturulan yerler.
  • Zorla Çalıştırma Kampları: Nazi rejiminin, mahkumların emeğini vahşice sömürdüğü, bundan ekonomik bir kazanç elde ettiği ve işgücü eksiklerini bu şekilde giderdiği yerlerdir.  Mahkumlar uygun ekipman, giyim ve diğer sosyal haklardan yoksun bırakılırdı.
  • Transit Kamplar: Yahudilerin geçici olarak tutuldukları yerlerdi. Bu kamplar genellikle Yahudilerin bir ölüm kampından önceki son durakları olurdu.
  • Savaş Mahkumlarının Tutulduğu Kamplar: Polonyalı ve Sovyet askerlerinin de bulunduğu yabancı savaş mahkumlarının tutuldukları kamplar.
  • Ölüm Merkezleri: Büyük sayılarda insanların öncelikli olarak ya da münhasıran gelir gelmez üretim hattı tarzında öldürülmesi için kurulmuş yerlerdi. Öncelikli olarak Yahudilerin öldürülmesi için kurulmuş beş adet ölüm merkezi vardı.

Diğer tür toplama alanları on binlerle ölçülecek sayıdaydı. Bunlardan bazıları engelli hastalara “ötenazi” uygulanan alanlar, Gestapo, SS ya da Alman adalet tutuklama merkezleri, çingene kampları ve Almanlaştırma merkezleridir.

 

TOPLAMA KAMPLARI

Toplama kampları genellikle modern toplumlardaki hapishanelerle karıştırılır. Fakat toplama kampları hapishanelerden farklı olarak herhangi bir yargısal değerlendirmeden bağımsızdır. Nazi toplama kampları üç temel amaca hizmet ederlerdi:

Gerçek devlet düşmanlarını ve öyle olduğu kabul edilen devlet düşmanlarını hapsetmek. Bu insanlar belirsiz zamanlar süresince hapis tutulurlardı.

Bireyleri ve belirlenmiş küçük grupları kamusal ve yargısal denetimden uzak tutarak katletmek.

Hapisteki insan sayısından faydalanarak zorunlu bir iş gücü elde etmek. Bu amaç işgücü kıtlığına bağlı olarak sonradan ortaya çıkmıştır.

 

İLK TOPLAMA KAMPI

1930’larda kurulan en erken dönem toplama kamplarının ana amacı Nazilerin rejime tehdit olarak gördüğü politik, kültürel ve sosyal hareketlerin liderlerini hapsetmek ve gözdağı vermekti. İlk Nazi toplama kampı Münih’in hemen dışında Dachau’da Mart 1933’te kuruldu.

Toplama kamplarının pek çoğunda Nazi SS’leri günlük çalışma rutinlerinin bir parçası olarak çok zayıf olan ya da çalışmak için yeterli olmayan mahkumları öldürmek için gaz odalarını kurmuş ya da kurmayı planlıyorlardı.

Gaz odalarının yaygın olarak kullanımından önce zayıf, hasta ya da çalışamayacak durumda olan mahkumlar kamp doktoru tarafından seçilerek 1941 – 1943 tarihleri arasında 14f13 adındaki gizli bir program çerçevesinde “ötenazi” (T4) tesislerinde öldürülüyorlardı.  Gaz odaları aynı zamanda Nazilerin yok etmek istedikleri küçük grupların öldürülmesi için de kurulmuştu. (Polonyalı direnişçiler, Sovyet direniş grupları.. vb) Mauthausen, Sachsenhausen, Stutthof, Auschwitz, Ravensbrück, Lublin/Majdanek..ve benzeri yerlerdeki gaz odalarının kuruluş amacı buydu.

 

KAMP YAPISI

Tüm toplama kampları aynı yapıya sahiptir. 5 bölümden oluşan bir mimari yapısı ve personeli vardır:

Komutan karargahı. (komutanın kendisi ve kendi personeli için)

Mahkum kayıtlarını geliş, tahliye, disiplin ve ölüm durumlarına göre tutan ve emirlerini doğrudan Reich Merkezi Güvenlik Birimi’nden alan güvenlik polisi yetkilisinin yönettiği koruyucu gözaltı ofisi.

Koruyucu gözaltı kamp komutanı.

Yönetim ve tedarik.

SS Doktoru.

 

ZORUNLU İŞGÜCÜ VE SAVAŞ KAMPLARININ MAHKUMLARI

Polonya’nın 1939’da Almanlar tarafından ilhakını müteakip Naziler binlerce mahkumun açlık, kötü muamele ve tükenmişlik sonucu öldüğü zorunlu işgücü kamplarını kurdular. SS birimleri kamplara gardiyanlık yaptılar. 2. Dünya Savaşı boyunca Nazi kamp sistemi hızla yayıldı. Bazı kamplarda Nazi doktorları mahkumlar üzerinde tıbbi deneyler gerçekleştirdi.

1941’de Almanların Sovyet istilası sonrası Naziler savaş suçlusu kamplarının ve bunların alt kollarının sayısını artırdı. Bazı yeni kamplar halihazırda var olan (Auschwitz gibi) kamp komplekslerinin içinde, işgal altındaki Polonya’da yapıldı. Daha sonraları Majdanek olarak bilinecek olan ve Lublin’de 1941’de Sovyet savaş mahkumlarının tutulması için inşa edilen kamp, 1943’te bir toplama kampı haline getirildi. Binlerce Sovyet savaş mahkumu orada gaz odalarında veya vurularak öldürüldü.

 

TRANSİT KAMPLAR

Nazilerin işgali altındaki topraklarda yaşayan Yahudiler ilk önce Hollanda’daki Westerbork ya da Fransa’daki Drancy Kamplarına gönderiliyor, oradan da Alman işgali altında bulunan Polonya’daki öldürme merkezlerine naklediliyorlardı.

 

ÖLDÜRME MERKEZLERİ

Öldürme merkezleri ilk önce T4 operasyonunun, daha çok bilinen adıyla “ötenazi” programının uygulanmasıyla alakalı olarak ortaya çıktı. Bu Alman tesislerindeki engelli hastaların karbonmonoksit kullanılarak gaz odalarında öldürüldüğü, Nazilere ait ilk kitle imha programıydı.

Nihai çözüme (Yahudilerin kitle imha yöntemleriyle soykırımına) katkıda bulunması için Naziler en büyük Yahudi popülasyonuna sahip Alman işgali altındaki Polonya’da öldürme merkezleri oluşturdu. Öldürme merkezleri kitle imha yöntemlerinin en etkili şekilde uygulanabileceği şekilde dizayn edilmişti. Bunlardan ilki Yahudilerin ve Romanların mobil gaz araçlarında öldürüldüğü Chelmno’da açıldı. 1942’de Naziler (Alman işgali altındaki Polonya’daki) Merkezi Hükümet vatandaşı Yahudilerin sistematik şekilde katledilmesi için Belzec, Sobibor ve Treblinka öldürme merkezlerini açtılar. Buralarda Nazi planlamacılar Yahudileri öldürmek için motor egzozundan gaz çıkarma yöntemiyle ve karbonmonoksit kullanarak “ötenazi” programındaki aynı şekilde cinayetleri gerçekleştirdiler.

Auschwithz toplama kamp kompleksindeki Birkenau öldürme merkezinde bilinen adıyla “krematoryum” denilen 4 adet gaz odası vardı. Burada gaz odalarında “Prestisit Ziklon B” kullanılıyordu. 1943 – 1944 yıllarında kampa sevkiyat öyle yüksek rakamlara ulaşmıştı ki günde ortalama 6000 Yahudi buradaki gaz odalarında öldürülüyordu. Öldürme merkezlerinde iki milyon yedi yüz yetmiş iki binden fazla (Yahudi kurbanların %46’sının) öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Milyonlarca insan Nazi kamplarında mahkum edildi, kötü muamele gördü ve öldürüldü. SS yönetimi altında, Almanlar ve işbirlikçileri sadece ölüm kamplarında üç milyondan fazla Yahudi’yi öldürdüler. Nazi kamplarında tutuklu bulunan bu insanların sadece küçük bir yüzdesi sağ kurtarılabildi.

Bugün geriye dönüp baktığımızda yaşananlar, tarih kitaplarındaki birkaç sayfa gibi dursa da yaşananların insanlık tarihinin en büyük soykırımlarından biri olarak hatırlanacağı ve zihnimize kazındığı muhakkak.

Deniz Gündüz

Views: 172