Efsane karakterin doğduğu yer! Bran Castle olarak da bilinen Dracula’s Castle hakkında vampir karakter Dracula ile ilgili birçok spekülasyon mevcut. Bazı kaynaklara göre Poenari Kalesi ve Hunyad Kalesi Dracula’nın çıkış yeri olarak gösterilse de, Stoker’ın Dracula için ilham aldığı yerin burası olduğu hakkında kesin bir kanıt yok.

 

Romalı yazar Hans Corneel de Roos’un bu efsane romanı yazdığında kalenin bulunduğu yerin boş bir tepe olduğu iddiaları bulunuyor. Dracula’nın çökmüş kalesinin Bran Castle’a ne kadar benzediği de muallakta. İşin aslı ne olursa olsun var olan bu efsaneler kalenin gizemini arttırmışa benziyor.

Canlı Tarihe Tanıklık Edin

 

Dracula’s Castle şu anda Kraliçe Maria tarafından toplanan sanat eserleri ve mobilyaları sergilemek üzere bir müzeye dönüştürülmüş durumda. Şimdiden belirtelim bu muhteşem yapıyı turist olarak gezebilir ve mekanın içini tek başınıza ya da rehberler eşliğinde keşfedebilirsiniz. Ayrıca kalenin bulunduğu tepenin altında Romen köylü yapılarını sergileyen küçük bir açık hava müze parkı da bulunmakta.

Kalenin Stratejik ve Askeri Önemi

 

Kalenin ilk yapılışı 1212’lere kadar dayanıyor. 1242’de ahşap olarak kurgulanmış bu yapı Moğollar tarafından yıkılınca aynı sene taş bloklar kullanılarak kale tekrar inşa edilmiş. Kale bundan iki yüz yıl sonra 1438-1442 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı askeri bir savunma binası olarak kullanılmış. Uzunca bir dönem Macar Krallarının malı sayılan Bran Kalesi, hanedanın kredilerini ödeyememesi sonucu 1533’te Brasov şehrinin himayesine geçmiştir. Kalenin Dracula efsanesinin yanında askeri ve stratejik açıdan da önemine değinmek istedik.

Zaman içerisinde kale tekrar hanedanın himayesine geçti ve 1920’de çek mimar Zdeněk Líman tarafından kapsamlı bir şekilde yenilendi. Artık kale Kraliçe Marie’nin favori evi ve aynı zamanda geri çekiliş kalesi oldu.

Zamanla Büyüyen Bir Efsane

 

Bir çoğumuzun bildiği efsane roman karakteri Dracula’nın ayrıntılarını da vermeden geçmeyelim istedik. Romanda anlatıldığına göre Duracula adlı vampir, beyaz tenli, kırmızı gözlü, 20 insan gücünde, tırnakları uçlara doğru sivrilen, dudakları kırmızı ve beyaz, sivri köpek dişleri ile korkutucu bir görünüme sahip insanüstü bir yaratıktı. Dracula istediğinde kurt, yarasa ve sıçan kılığına girebilmekte ve bu hayvanlarla hükmetmenin yanında küçücük deliklerden bile içeri sızabilmektedir.

Kalenin efsaneleri destekleyen bir mimari yapısı var. Yaklaşık 20 dönümlük bir arazide kurulan ve içerisinde bulunan 17 yatak odası ile beraber toplamda 57 odası olan bu kalenin özelikle bodruma yakın olanlarında tabutların olduğu iddia edilmekte. Kalenin aslında bir temelinin olmadığı ve bodrumun sağlam bir kaya üzerinde inşa edildiği bilgiler arasında yer almakta. Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz odaları gözcü kulelerine bağlayan gizli bir geçidin de varlığından söz ediliyor.

 

Kaynak: Milliyet

Views: 31